Yaşam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yaşam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Nisan 2016 Pazartesi

Furkan

Kıskançlığı Azaltmanın Yolları



1– Kıskançlığın en büyük nedenlerinden biri güven eksikliğidir. Unutmayın siz sevdiğiniz kişi tarafından seçilmiş insansınız ve artık onun sizi sevip sevmediğini sorğulamakdan vazgeçin yani.
2 – Kıskançlığın bir diğer sebebi de içinde bulunulan ortamlarda size söyledikleridir. Arkadaş grubu aileniz ya da çevreniz kendilerinin sevgililerine davrandığı gibi davranmanızı isteyebilir. Siz de o toplum tarafından hariçlenmemek için aynı şekilde davranmaya başlarsınız. Yani onlar sevgililerine arkadaşlarına sürekli hesap soruyorsa siz de hesap sorarsınız. Kimliğinizi topluma ezdirmeyin. Doğru olan onlarınki değil sizinki.
3 – Tehdit ve baskı sevgiliyi size bağlamaz aksine uzaklaştırır. “Bana haber vermeden dışarı çıkarsan bunu yaparım ” Bu arkadaşınla görüşürsen bunu yaparım” demek sevgilinize eziyet anlamına gelir. Eziyete uğrayan kişi de günün birinde mutlaka zincirlerini kırar.
4 – Kıskançlık sevginin ölçüsü değildir. Yani birini ne kadar sevdiğiniz ne kadar kıskandığınızıla paralel değildir. Aksine kıskançlık çoğunlukla hastalıklı bir durum olduğundan bir süre sonra sevgi falan kalmaz ortada. Kıskançlık gösterileriyle sevginizi ifade edemezsiniz.
5 – Sevgilinin her hareketini izlemek cep telefonlarını karıştırmak internet adreslerinin şifrelerini ele geçirmek gibi kendinizi de küçük düşürecek hareketlere girişmeyin. Bu hem bireysel özgürlüğe saldırıdır hem de kendinize olan saygınızı azaltır. Sevgi güven demektir. Güvenmediğiniz kişiyle de birlikte olmayın.
6 – İlişkinizin başladığı tarihten önce tarafların yaşadığı her şey kendisine aittir. Geçmişte yaşanan bir ilişkiyi kıskanmak sizi yel değirmenleriyle savaşan Don Kişot’dan farksız kılar. Geçmiş geçmişte kalmıştır ve sizi sadece şimdiki durumunuz ilgilendirmelidir.
7 – Unutmayın ki; sizin sevgili olmadan önce kendinize ait hayatlarınız vardı. Kıskançlığınız nedeniyle sevgilinizi sizin hayatınızı yaşamaya sizin kaydelerinizle yaşamaya mahkum etmeyin. Başta bunu kabul etse bile bir süre sonra dayanamayacaktır.
8 – Aldatmak isteyen mutlaka aldatır. Siz ne yaparsanız yapın bir yolunu bulur. Sadakati bir insanın üzerinde baskı kurarak elde edemezsiniz. Sadakati sadece sevgi sağlayabilir.
9 – İnsan sosyal bir varlıktır. Eşinizin mutlaka bir arkadaş çevresi vardır. Onlarca görüşmesini engellemek eşinize yapacağınız en büyük haksızlıktır. Görüşmesini engellemek yerine onun arkadaş çevresine siz de girin. “Beni bırakmaz” diyorsanız o zaman sizin sorununuz zaten kıskançlık değil. Hiç sevgili olamamışsınız demektir.
10- En iyi kıskançlık ‘ilkel kıskançlıktır. Yani insan olmamızdan kaynaklanan ve içimizden gelen kıskançlık. “Herkes sevdiğini kıskanır” sözüyle ifade edilen kıskançlık. Ama bu kıskançlık dozasındadır insanın hayatını etkilemez. Böyle bir kıskançlık baskı yoktur tehdit yoktur. Sevgilinize kıskandığınızı sevgi sözcükleriyle söylerseniz bunun hoşuna gittiğini göreceksiniz. Örneğin o açık giyinmesi “Seni o elbisede ben böyle vs. görmek istiyorum” diyerek engellemek onun da kendisini iyi hissetmesini sağlayacaktır.
Devamını Oku

21 Mart 2016 Pazartesi

MD

Plüton’un Yüzeyinin Altında Okyanus Olabilir!





Plüton’un Yüzeyinin Altında Okyanus Olabilir!





Gök bilimciler, gizemli gezegen olarak da bilinen Plüton’un donmuş yüzeyinin altında sıvı halde sudan bir okyanusun bulunabileceğini ileri sürdü.

ABD’nin Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesine (NASA) ait uzay aracı New Horizons’un gönderdiği verileri inceleyen gök bilimciler, Plüton ve uydusu Charon’un jeolojik olarak son derece aktif olduğunu, gizemli gezegenin sanılandan çok daha karmaşık bir yapıya sahip olduğunu ortaya çıkardı.

Araştırmacılar, Plüton’un nitrojen, metan ve sudan oluşan karmaşık yapısıyla Güneş Sistemi’ndeki diğer gezegenlerden oldukça farklı olduğunu belirtti.

Plüton’un yüzeyindeki kayalarda yer alan radyoaktif maddeler sayesinde gezegenin iç kısmının ısındığına ilişkin veriler bulunduğuna işaret eden araştırmacılar, söz konusu verilerin cüce gezegenin donmuş yüzeyinin altında amonyak açısından zengin ve sıvı halde sudan oluşan bir okyanus bulunabileceğine dikkati çekti.

Araştırma, “Science” dergisinde yayımlandı.

Etiketler : Plüton , Gezegen , Ay'da su var mı , Uzayda su bulundu , Uzayda su var mı ? , Uzay , Uzak gerçek mi ? Uzayda yaşam var mı ? Uzayda ki yaşam belirtileri , Uzayın sırrı , uzayın sırları, uzayın gerçekleri
Devamını Oku

19 Mart 2016 Cumartesi

MD

Ahmet Parlak - Usta | Klip - 2016 - Orjinal Klip Video!

Ahmet Parlak Usta isimli şarkıya klip çekti!Halil Sezai'nin İsyan adlı şarkısını söylemesiyle sosyal medyanın ardından O Ses Türkiye'yi de sallamayı başaran Ahmet Parlak'ın albümü çıktı. Parlak, albümünde ilk olarak 'Usta' isimli şarkısına klip çekti.




Devamını Oku

17 Mart 2016 Perşembe

Furkan

Acı Biberin Faydası Nedir ?

Çin alimleri çokunun sevimli gıdası olan acı biberin ömrü uzattığını açıkladı.
Acı biberi acı yapan kapsaisin maddesi tıp tarihinde her zaman tedavi edici madde olarak kullanıldı. Kapsaisin TRPV1 adlı bir acı reseptör içerir. Acı biber yerken bu madde ilk olarak beynin sıcaklığını değiştirir ve biberin acı olmasını sağlar. Ancak bir süre sonra nöronlar yanıt vermiyor ve acıyı keser, endorfin salgılanır.

Araştırma sonuçlarına göre, haftada iki kez acı biber yiyenlerin ölüm oranı yüzde 10 daha azdır.  Haftada 6-7 kez acı biber yiyenlerde ise erken ölüm riski yemeyenlerden daha azdır.
Acı biberin dahil olduğu beslenme programı daha sağlıklıdır. Buna değinirsek eğer acı biber yiyin ve daha uzun yaşayın.
Devamını Oku

14 Mart 2016 Pazartesi

MD

Bermuda Şeytan Üçgeni Hakkında Bilmedikleriniz ve Sırrı - Bermuda Şeytan Üçgeni Sırrı Çözüldü! - Bermuda Şeytan Üçgeni Sırrı Nedir ?

Bermuda Şeytan Üçgeni Hakkında Bilmedikleriniz ve Sırrı - Bermuda Şeytan Üçgeni Sırrı Çözüldü! - Bermuda Şeytan Üçgeni Sırrı Nedir ? 




Efsane Başlıyor…


Bermuda Şeytan Üçgeni efsanesine ait ilk açıklama Associated Press ile 16 Eylül 1950 tarihinde E. V. W. Jones tarafından yazılan bir raporda Florida kıyıları ile Bermuda arasındaki bölgede gemi ve uçakların kaybolmasında bir esrarengizlik bulunduğuna dair imadır. Böylece efsane başlayacaktır. İki yıl sonra ünlü Fate dergisindeki bir makalesinde George X. Sand şöyle yazacaktır: “Porto Riko, Bermuda ve Florida arasındaki üçgen deniz bölgesinde gemiler hiç iz bırakmadan son birkaç senedir garip şekilde ortadan kaybolmaktadırlar”. Böylece Bermuda Üçgeni için yeni bir dönem başlayacaktır. Artık gizemcilerin el kitabı olan Fate dergisinin bu sayısı ile kuşkular iyice su yüzeyine çıkacak bunu başka makale ve yazılar takip edecektir.

1955 senesinde “The Case For The UFO-UFO Vakıaları” adlı kitabında M. K. Jessup olaydan dünya-dışı medeniyetleri sorumlu tutan bir kısım hikayeleri toplayacak; onu Donald E. Keyhoe “The Flying Saucer Conspiracy-Uçan Daire Tezgahı [1951)” ve Frank Edwards “Stranger Than Science-Bilimden de Garip [1959]” adlı ktapları ile takip edeceklerdir. Vincent H. Gaddis 1964 senesinde Argosy Dergisine yazdığı bir yazıda kullandığı(ki daha sonra Invisible Horizons-Görünmeyen Ufuklar adlı kitabında da tekrarlayacağı) “Ölümcül Bermuda Üçgeni” tabiri oldukça popüler olacaktır. Daha sonra yazılan kitapların Bermuda Üçgeni ile ilgili kısımlarında burası için “Şeytan Üçgeni” veya “Hoodoo Sea-Büyülü Deniz” tabirleri kullanılacaktır. “Invisible Residents-Görünmeyen Sakinler” (1970) adlı kitabın yazarı Ivan T. Sanderson, kayıp olaylarından deniz altında bulunan gelişkin teknolojileri olan bir başka medeniyetin sorumlu olduğunu iddia etti.

Konuyu ilk olarak enine boyuna ele alan ise John Wallace Spencer’ın “Limbo of the Lost-Kayıp Çıkmazı” (1969) adlmı eseridir ki, bu kitap 1973 senesinde yeniden basıldığında büyük bir okuyucu kitlesine kavuşacaktır. 1970 seesinde çevrilen dökümantasyonlu bir film ile yeniden üçgenden bahsedilmeye başlanacaktır. Ancak Bermuda Şeytan Üçgenini tüm Dünya gündemine oturtan gelmiş geçmiş en çok satan kitaplardan olan Charles Berlitz ve J. Manson Valentine’in 1974 senesinde yayınladıkları The Bermuda Triangle-Bermuda Şeytan Üçgeni adlı kitaptır. Ülkemizde de yayınlanan bu kitap sayesinde Türkiye’de de bu bölgeye ilgi gösterilmeye başlanacaktır. Aynı yıl yayınlanan Richard Winer’ın “The Devil’s Triangle-Şeytan’ın Üçgeni” ve John Wallace Spencer’ın “No Earthly Explanation-Açıklaması Yok!” Adlı kitapları korkunç satış rakkamlarına ulaşacaktır.

Açıklanamaz Kayıp Olayları
Şeytan Denizi denilen bölgede içlerinde USS Cyclops ve SS Marine Sulphur Queen gibi büyük transatlantik gemilerinin bulunduğu 200 ün üzerinde açıklanamayan kaybolma vakıası gerçekleşmiştir.

1942’de Christopher Columbus Şeytan Denizinde yaptığı seyahat sırasında gemi kayıtlarına enteresan notlar düşmekteydi. Gökyüzünde ve ufukta esrarengiz ışıklar görülmüştü. Gemi kayıtlarına “büyük bir ateş alevi”nin denize düştüğünü yazacaktır. Ayrıca 13 Eylül akşamı gemi pusulasının iğnesinin direkt olarak Kuzey Yıldızını göstermediğini fark edecektir.
Bir başka esrarengiz olay da 1872 senesinde gerçekleşecektir. Mary Celeste adlı gemi 7 Kasım 1872 Genova’ya gitmek için yola çıkacaktır. 4 Aralıkta Dei Gratia isimli bir başka tekne gemiyi görecek ve düzensiz seyretmekte olduğu fark edecektir. Gemiye yanaşarak çıktıklarında tamamen terk edilmiş olduğunu gördüler. Kurtarma sandalları gemi mükemmel bir durumda olmasına rağmen yerlerinde yoktu.

19ncu Filo’nun kaybolması Bermuda Üçgeni hakkındaki efsanenin doruk noktasını oluşturur. 5 Aralık 1945 günü Deniz Kuvvetlerine ait beş Avenger uçağı normal talim uçuşunda rutin rotalarında seyrederken Atlantik üzerinde gözden kaybolacaklardır. Bölgeyi iyi tanıyan ve deneyimli bir pilot olan Uçuş lideri Teğmen Charles Taylor Florida’daki kule ile kurduğu radyo bağlantısında garip bir mesaj gönderir: “Kontrol kulesi acil durum… rotadan çıktık… Galiba kaybolduk.. Nerede olduğumuzdan kesin olarak emin değiliz.” Kuleden “Batıya yönelin” emri gelince Taylor endişeyle şunları söyleyecektir: “Hangi yönün batı olduğunuz bilmiyoruz. Her şey yanlış .. Okyanus bile çok garip görünüyor”. Deniz Kuvvetleri onüç kişilik mürettebatıyla dev bir Martin Mariner araştırma uçağını filoyu aramak için kaldırdı. Ancak kurtarma uçağıda aynı rotaya girince kaybolacaktır. Ne filodan ne de kurtarma uçağından bir haber alınamayacak, bir iz bulunamayacaktır.

[Resim: y5LpB9.jpg]

27 Aralık 1948 günü Puerto Rico’dan Florida’ya uçan ticari bir uçağın başına da aynı son gelecektir. NC-16002 DC-3 Miami’deki üs ile irtibat kurdu ve 50 mil mesafede olduklarını iniş takımların açacaklarını bildirdiler. İrtibat Bürosu bir daha bağlantı sağlayamadı ve yaptığı tüm teşebbüsler boşa çıktı. 3 saat kadar sonra kayıp uçağın aranmasına başlandı. Sakin bir deniz ve açık bir havada ne uçaktan ne de yolcular ve mürettebattan iz bulunamadı.

Sır Perdesi Aralanıyor…

Yazılan makale ve kitaplar gerçek araştırmaların çok az ipuçlarını vermekteydiler. Dikkatli okuyucular bir kitapın yazdığı olay ve tarihlerin başkasında farklı gösterildiğini hayretle görmekteydiler. 1975 senesinde Larry Kusche adlı Arizonalı bir kütüphaneci kendi tabiri ile “üretilmiş esrarı” açıklayan ve hataları gözler önüne seren bir başka eser yayınlayacaktır. Ülkemizde de yayınlanan “The Bermuda Triangle Mystery-Solved-Bermuda Üçgeninin Sırrı Çözüldü” adlı kitabında yazar; diğer meslektaşlarının göz ardı ettiği tüm arşivlere ulaşarak sırrı açıklamaya çalıştı. Hava raporları, sigorta şirketlerinin olaylarla ilgili kayıtları, gazete kupürleri, Üçgenle ilgili tüm belgeleri ortaya çıkararak aslında ortada bir sır olmadığını anlatmaya çalıştı. Kusche’ye göre tüm halinde sır gibi görülen her olay münferit olarak incelendiğinde ortada hiçbir sır yoktu. Örneğin gerçekte fırtınadan batan bir gemi için Şeytan üçgeni yazarları bu kayıtları görmezlikten gelerek hayali hikayeler yaratmışlardı. Esrarengiz kayıplar birden normal batma ve denizde kaybolmalara dönüşüyordu. “Bir daha hiç haber alınamadı” denilen olaylarda enkazlar tespit edilmişti. Kusche kitabında kayıp olaylarını tek tek ele alıp hepsinin arkasındaki gerçeği ayrı ayrı anlatır. Ona göre her kayıp ayrı bir sebeb dayanmaktadır. aynı bölgede gerçekleşmiş olmaları sadece bir rastlantıdır ve birileri bu raslantıdan rant elde etmek için kitaplar yazmaktadır.

1975 senesinde Fate Dergisinin editörü olan Mary Margaret’e bir mektup gönderen Lloyd’s of London sözcüsü “Şirketimizin kayıtlarına göre 1955 senesinde tüm dünyada 428 geminin kaybolduğu belirtilmiş; ancak ‘Bermuda Üçgeni’de diğer bölgelere göre daha fazla kayıp olayı görüldüğüne dair hiçbir delil elde edilememiştir. Bu rapor Amerikan Sahil Güvenliğin 1958 senesine kadar geri giden bilgisayar kayıtlarında yapılan inceleme ile de desteklenmektedir” diye yazmaktadır.

Üçgen fikrini savunanların bir çok teorileri aslında bölgesel anomalilerdi. Gerçekte sanal bir suskunluk hakimdi. Berlitz ve diğer üçgencilerin izinden giden İngiliz yazar Paul Begg sırra yeni eklemeler yapacaktır. Begg ve Kusche’nin kitaplarında uzunca bir liste halinde hataları ortaya serilen Berlitz aslında Üçgene de hiçbir zaman gitme tenezzülünü göstermemiştir. Kusche onu bu konuda ağır biçimde eleştirecektir.

Şu aralar tekrar tabloid basın vitrinlerinde ara sıra görülmekle birlikte Bermuda Üçgeni tarihin tozlu sayfalarında kalmış bir dönem insanlık için ani bir heyecan ve sansasyon yaratmış geçici bir heves olarak düşünülmelidir. 1970-lerin ortalarında benzeri bir imaj olan “Çiftlik Hayvanlarının Toplu Katliamı-Cattle Mutilations” bilinmeyeni araştıranların önünde yeni bir sır olarak açığa çıkacaktır.
Devamını Oku
MD

Nazilerin Korkutucu Bilinmeyen Özellikleri - Naziler - Nazilerin Korkunç Özellikleri - Naziler Hala Yaşıyor mu ?

Nazilerin Bilinmeyen Yönleri

Nazilerin II. Dünya Savaşı’nda sivrisinekleri biyolojik silah olarak kullanmak için gizli araştırmalar yaptıkları ortaya çıktı. Hastalık taşıyan sivrisinekler çoğaltılıp düşman bölgelere bırakılmış.

Nazilerin, siyasi ilkelerinin yanı sıra bir diğeri daha vardı ki, işte bu çok önemli: Her türlü ezoterik ve gizli örgüt etkinliği kesinlikle yasak. Hele Masonluk… İşte o çok yasak!

Alman hemşirelerin, NAZİ’lerin Polonya’dan “Ari ırk” diye topladığı çocukların saçları büyüdükçe koyulaşması üzerine öldürülmemeleri için UV ışınlarına maruz bıraktıkları ortaya çıktı.

[Resim: naz1.jpg]

Almanya’da iktidara geldikten sonra saf bir Alman ırkı yaratmak için kolları sıvayan NAZİ hükümetinin, “Ari Irk” projesinde ışın tedavisinin kullanıldığı belirlendi. Yahudilerin imhasının baş planlayıcısı olan Dr. Heinrich Himmler’in İkinci Dünya Savaşı sırasında başlattığı “Lebensborn Projesi” kapsamında, işgal edilen Polonya’dan on binlerce sarı saçlı mavi gözlü çocuk ari ırk projesi için ailelerinden kopartılarak Almanya’ya getirildi. Hemşirelere emanet edilen bu çocuklar daha sonra SS subaylarına evlat olarak veriliyordu.

Nazi insan deneyleri II. Dünya Savaşı sırasında Nazi toplama kamplarında Alman Nazi Rejimi'nde birçok mahkumda yapılan tıbbi deneylerin bir dizisiydi. Mahkumlar, deneylere katılmaya zorlanırdı ve onlar bu deneylere gönüllü olmazlardı. Deneylerde asla razı olup olmadıkları sorulmazdı. Tipik olarak deneyler, ölüm, çirkinleştirme veya sürekli yetersiz sonuçlarla biterdi. Auschwitz-Birkenau ve diğer kamplarda, doktor Eduard Wirths'in yönetimi altında, seçilen kurbanlar, savaş durumlarında Alman askeri personele yardım etmek için tasarlanan çeşitli tehlikeli deneylere maruz bırakılırdı. Doktor Aribert Heim, Mauthausen toplama kampı'nda benzer tıbbi deneylerde bulundu. Carl Vaernet, eşcinsel mahkumlarda eşcinselliğe Çare bulmak için deneylerde bulunmuş olmakla bilinir. Savaştan sonra bu suçları işleyen doktorlar, Doktorlar davası olarak bilinen duruşmada yargılandılar.

Kaynak: Obunedio
Devamını Oku